YUNUS EMRE'YE YAPILAN ELEŞTİRİLER

Yunus Emre aşağıdaki beyitte, kendisi için bir dine ihtiyaç olmadığını. “Ayruk sûredde ne kalur kim kılıser zühd ü tâat” ifadesiyle kendisinin Allah’tan başkası olmadığını, bundan dolayı zahitlik etmesinin ve ibadet etmesinin bir manası olamayacağını ifade etmekte ve bu gibi şeyleri red etmektedir. 
“Din ü millet sorarısan aşıklara din ne hâcet
Âşık kişi harâb olur âşık bilmez din diyânet.
Âşıkların gönli gözi maşuk diye gitmiş olur
Ayruk sûredde ne kalur kim kılıser zühd ü tâat”
(Yunus Emre Divânı, Kültür Bakanlığı Yayınları Seri.380 - B. 1989, Hazırlayan Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş, sayfa 12.)





“Işkıla çalındı kalem ışka yesirdurur âlem
Âşıklar arasında Cebrail dahi hicabdurur.”

“Medreseler müderrisi okumadılar bu dersi
Şöyle kaldılar âciz bilmediler ne babdurur.”

İddia ettiği aşk kitabını, medrese müderrislerinin anlamaktan aciz kaldığını, bu kitabı anlamaya Cebrail’in perde yani mania olduğunu, Cebrail’den kastı ise Cebrail’in getirdiği Kuran’dır. Böylece Kuran’ı zararlı sayarak öğretisine karşı çıkıyor. 

Kendisi için en büyük rakip olarak “Şeriati” yani Kuran’ı görmektedir.
“Işk erinin gönli tolı padişahdan nevâledür
Işksuz âdem nice_ anlasun çün şeriat havaledür”
Bur da da şeriati, doğru anlamaya perde yane engel olarak tanımlıyor.
Ve Sofizmin ana zihniyetini tanımlayan şu sözleri söylüyor :
“Yitmişiki millete suçum budur hak didüm
Korku hiyânetedür ya ben niçin kızarım.”
Şeriat oğlanları nice yol ide bize
Hakikat deryasında bahrı oldum yüzerim.”
Bütün milletlerin inançlarının ne olursa olsun bir olduğunu iddia ederek, şeriatın yol gösterici olamayacağını, zira kendisinin hakikat deryasında yüzdüğünü söylüyor.

Kuran yerine, iddia ettiği aşk kıtabını önermesinin neticesinde :
“Zühd ü tâat usûl-i din ışk haddinden taşra durur
Nisbet değil durur bana secde vü rükû’u kıyam.”
Dediğine göre, Zahitlik, ibadet, din usulu aşk sınırından, dışta durur, secde ve ruku ona din ölçüsü veya gereği değilmiş.

Namaz ve oruç yerine ise :
“Ben oruç namâziçün seci içdüm esridim
Tesbih u seccâdeyçün dinledim çeşte kopuz.”

Oruç ve namaz yerine şarap içip sarhoş olmuş, tesbih ve seccade yerine, tanburla kopuz dinlemiş.
Ve eğer bu sözleri anladınsa; diyerek;
“Yunus’un bu sözünden sen mani anlarısan
Konya minâresini göresin bir çuvaldız.”
Konya minaresi artık sana bir çuvaldız, yani batmasıyla rahatsız eden bir şiş gibi gelir diyor.
(Yunus Emre Divânı, sayfa 25, 31, 38, 57, 93, 118.)