REŞİD RIZA ELEŞTİRİLERİ

REŞİD RIZA :Doğum: 23 Eylül 1865, Trablusşam, Lübnan ,Ölüm: 22 Ağustos 1935, Kahire, Mısır

Muhammed Abduh’un en yakın takipçilerinden birisi olarak bilinir. Bugün Lübnan’ da bulunan o zamanlarki Osmanlı Suriye’ sinin Trablusşam yakınlarındaki El Kalemun köyünde doğdu.
 

ESERLERİ:

Menar Tefsiri:14 cilt
Reşit Rıza’nın atıfta bulunduğu konulara baktığımızda, Kuran'ın doğru şekilde anlaşılıp hayata aktarılması ve geçmişten beri başımıza bela olan taklitçiliğin terk edilmesi konularının en ön sıralarda geldiğini görürüz. Bu noktada ‘Biz Kur’an’ı asla anlayamayız; geçmişte yaşamış müfessirleri takip etmemiz yeterlidir’ görüşüne karşı çıkan Reşit Rıza, tefsir çalışmalarını ikiye ayırmaktadır.

İlkini tefsirin en düşük seviyesi olarak tanımlar ve böyle bir tefsir çalışmasının herkes tarafından yapılmasının mümkün olduğunu savunur. Ona göre, kişiyi şerden uzaklaştıracak, hayra yönlendirecek seviyede ve insana Allah’ın azametini hatırlatacak mahiyette bir tefsir okuması, Kur’an ile doğrudan muhatap olan herkes için mümkündür. İkinci olarak ise tefsirin üst mertebesini ve bunun için müfessirde olması gereken şartları sayar ki bunları az sonra özet olarak aktaracağız inşallah.

Neticede Reşit Rıza, Kuran'ın anlaşılmasına verdiği bu önemle Muhammed Abduh’u Ezher Üniversitesi’nde tefsir dersleri vermeye ikna etmiştir.  Menar Tefsiri , Abduh’un Nisa Suresi 125. ayete kadar yaptığı tefsir derslerinin Reşit Rıza tarafından not alınmak suretiyle yazıya aktarılması ve daha sonrasında da kendisinin Yusuf Suresi 107. ayetine kadar bu çalışmayı devam ettirmesi sonucunda ortaya çıkmıştır.



ELEŞTİRİLER:
Hocasının dinde reform fikirlerini yaymak için Mısır’da El-Menar dergisi çıkardı. (Eldavetü velirşad) medresesinde hocalık yaptı. El-muhaverat kitabında, Ehl-i sünnet mezhebine ve fıkıh kitaplarına saldırdı.

Mezhepsizler kitabında Dr. Hasib Es-Samirai [Ali Nar tercümesinde] diyor ki:
(Reşit Rıza, ne aldıysa, M. Abduh’tan aldı. O da bütün sermayesini, Efgani diye meşhur olan şarkın filozofu Cemaleddinden devşirdi. Yani bu iki zatın özü ve fikri hüviyeti üstadlarına bağlıdır. (s. 45)

Reşit Rızanın bariz vasfı veya tavrı ıslahatçılıktır. Mısır’a varınca da Abduh ile tanışmış; yapmayı tasarladığı ıslahatın programını neşr için Menar dergisini çıkarma fikrini ona açarken, peşin olarak bunları açıklamıştı. (s. 85)

Mısır’a göçmesinin esas sebebi de, Efgani’nin halifesi durumundaki Abduh'la buluşmak ve din ıslahatı yolunda çalışmaktı. (s. 93)

El-Menar dergisinde Vehhabiler hakkında çeşitli makaleler yayımlayan Reşid Rıza, Vehhabi hareketini yerinde ve lüzumlu görerek şunları söylüyor:
(Bu dönemde toplum cahiliyet devrinden daha kötü bir cehalet içinde idi; ağaca, taşa, hayvana, ölüye, diriye tapar, namaz kılmaz, zekat vermez, başkasının malını gaspeder, adamı öldürmüş olmak için adam öldürürdü. Cenab-ı Allah bu topluma Şeyh Muhammed İbn Abdülvehhab'ı ve hafidini gönderdi, bunlar oralarda selefin akidelerini, esere dayanan tefsiri, hadis kitaplarını ve imam Ahmed b. Hanbel'in fıkhını neşretmek suretiyle İslam’ı yenilediler. Bu hareketin tesiri ile halk dine öyle sarıldı ki memleketlerinde namazı terk eden, zekatı vermeyen, kötülüğü irtikap eden bir kimse kalmadı.) [Prof. Yusuf Ziya Yörükan, "Vahhabilik", A.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1953. Sayı 6]

Mucizeyi inkâr :
Reşit Rıza, mucizeleri hissi ve akli olmak üzere ikiye ayırır:
"Hissi mucize, geçmiş peygamberlerin mucizeleri, akli mucize de Kur'an-ı kerimdir" der. Bu suretle, diğer mucizeleri inkâr eder. Böyle bir taksimle Kur'an-ı kerime, sahih hadislere iftirada bulunur. Çünkü bunu destekleyen herhangi bir sahih haber yoktur. Bu, hakikatten aklın isteğine, meşhur olma hevesine ve işraki felsefeyi körü körüne taklide yönelmektir. (s. 97)

Reşit Rıza hakiki İslam âlimlerinin bildirdiği doğru yoldan ayrılarak, kendi başına bir yol tutmuş ve asrın ihtiyaçlarını karşılamayı, dinde hurafeler yapmakta arayacak kadar ileri gitmiştir. Bu hâli, yazdığı makalelerde ve kitaplarda açıkça görülmekte hatta kendisi bu vasfından öğünerek bahsetmektedir.

Eserleri incelendiğinde bozuk mutezile fırkasının fikirlerinin hakim olduğu görülür. Reşit Rıza’nın yazdığı eserlerde, yaymaya çalıştığı düşüncelerinden bir kısmı şunlardır:

1- Mucizeleri kendi düşüncesine göre tevil etmekte ve birçoğunu inkâr etmektedir.

2- Musa ve İsa aleyhimesselamın peygamberliklerine dil uzatmaktadır. İsa aleyhisselamın diri olarak göğe kaldırıldığı Kur’an-ı kerimde bildirildiği ve Ehl-i sünnet âlimleri bunu açıklayıp izah ettikleri halde, o; “İsa aleyhisselam öldü” demektedir.

3- Cinlerin varlığını kabul etmeyip, onları bir takım zararlı mikroplar olarak göstermektedir. (Tefsir-i Menar: c.3, s.95, 96) Halbuki cinlerin varlığı ve ateşten yaratıldığı Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmektedir.

4- Ehl-i sünnetin dört hak mezhebini kabul etmeyip, teyemmüm, vasiyet, talak gibi daha birçok meselede doğru yoldan ayrılmıştır.

5-  Ona göre Müslümanların kurtuluşu, hilafetin Türklerden alınarak tekrar Araplara verilmesi ve halifenin de Araplar arasından seçim şekliyle tesbit edilmesine bağlıdır. (Hamid İnayet, Arap Siyasi Düşüncesinin Seyri, İstanbul 1997, s. 178-180)

Mezhepsiz:
Reşit Rıza’nın yazdığı kitaplar, okuyanları ve uyanları felakete sürüklemiştir.
Bu eserlerinden biri Muhaverat kitabıdır. Bu kitabında, üstadı Abduh gibi, dört mezhebi tenkit etmiş, mezhepleri şahsi münakaşalar şeklinde göstererek, “İslam birliğini bozmuşlardır” diyecek kadar ileri gitmiştir. Dört mezhepten birine uyan ve bin seneden beri gelmiş milyonlarca halis Müslümanla adeta alay etmiştir.

Muhaverat kitabında, dört mezhebe çatılmakta, İslam bilgilerinin dört kaynağından biri olan “İcma-ı Ümmet” inkâr edilmekte, herkes; kitaptan, sünnetten kendi anladığına göre amel etmeli denilmektedir. Böylece, İslam bilgilerini kökünden yıkmaktadır.


Reşid Rıza iki hocasına nazaran biraz daha hakka yakındır hatta hocalarından ayrı olarak Hanbeli mezhebine ve selef akaidine meyletmiştir. Ama yine de Efgani ve Abduhu üstad olarak görmeye devam etmiştir. Hatta “Tarihu Ustaz’il İmam” adlı eserinde Muhammed Abduh’un hayatını anlatmış ve onu üstad ve imam olarak tanımlamıştır. Reşid Rıza, İbn Kudame’nin el-Muğni’si gibi Hanbeli fıkhına dair eserleri ve Necd ulemasının kitaplarını bastırması gibi hizmetleri olsa da görüşlerine itibar edilecek birisi değildir.




Faiz eleştirisi:
Abduh’un öğrencisi Reşid Rıza ise, faizi, İslam alimlerinden İbni Kayyim gibi ikiye ayırır: Celi (açık) ve Hafi (gizli) faiz. Birincisi üzerinde önemle durup onu “haram” ilan eden Reşid Rıza, İkincisinin “haram olmadığı”na ilişkin irdelemelerde ve yorumlarda bulunur. Kendi görüşünün desteklenmesi doğrultusunda İslam alimlerinin icmaa(fikirbirliği) yapmasını ister. Her durumda, Reşit Rıza’nın faiz hakkındaki Risale’si, vefatından sonra yayınlanabildi.